Onlar, Yalnızlığı seçen değil, yalnızlığa itilen insanlardı. Yüreklerinin söyleyecek onca sözü varken, ruhları ve kelimeleri yorgun olan, beyinleri müebbet yemiş düşüncelerinin zindanı insanlardı. “Oysa benim yüreğime ayrık otu misali kök salmış acılar, sevinçler küstüm çiçeği. Nasıl her şey yolundaymış gibi yaşayabilirim ki?” “Sokaklar ölüm kokuyor. Belki de evime açılan kapıda, pusuda beklemekte ve bunca şeyden sonra yaşamak, ağır geliyor yüreğime.” “Artık sevmeseniz de olur beni. Kalbimi bir ...