"Bir adın özlem, bir adın umut ve illaki çiçekler yüzünün kıyısında. Saçlarında seni sevdikçe çoğalan gül ışığı. Aydınlık sabahlar ve sen: parmak uçlarıma kadar nüfuz eden uzun şiir.
Sessizliğin sesi: Klişe.
Sensizliğin sesi: Gerçek!
Zamanın ırmağında yıkadığım bir avuç taşı göğsümde saklıyorum sana veririm diye.
Birinci taş gözlerindir, katliam benim için.
İkinci taş sesindir, sarhoşluğuma sebep.
Üçüncü taş saçlarındır, dokunmak yasak.
Dördüncü taş ...