“Günaha çağıran ses… Günaha son çağrı… Gençliğin son pembe ışıklı demlerini parlak bir baştan çıkarıcı ile tensel hazları putlaştıran bir günahkârlıkla yaşama arzusu, genç, yakışıklı, Narsist bir bedene tapınma ihtirası, zarif, ince uzun, beyaz parmakların davetkâr tutuşları ile tutuşan, ateşler saçan güzel yeşil gözlerin tutkusu ile cezp edilen son aşk düşü, günaha son çağrı…” “Esrarengiz bir rüzgâr esti… Birden altın tozları yağdı üstüme. Başımı kaldırdım gökyüzüne baktım. Bir yağmur kuşu… Alt ...