“Önceki gün şölendeki eğlenceden yorgun düşmüş halk hala uykudaydı. Kasabanın saati altıyı vurdu. Kar tanelerinin yavaş ama kararlı düşüşüyle bir parça aydınlanan karanlıkta sadece belli belirsiz bir canlı sureti görülüyordu: giriş kapısının kemerinin altına sığınıp geceyi orada geçirmiş, titreyen ve kendini mümkün olduğunca korumaya çalışan dokuz yaşlarında küçük bir kızın sureti. Uzun süre kullanılmaktan lime lime olmuş ince yün bir elbise giyiyordu, başı yırtık pırtık ipek bir mendille örtülü ...