"Bugüne dek ezbere bildiği manifestonun kime ait olduğunu idam sehpasına taşınırken unutan bir tutsak gibiydim... ya da çevresindeki dilsiz kalabalığı gördüğünde, ödeyeceği diyetin bir toplumu havaya uçurmaktan değil, düpedüz yalnızlığından kaynaklandığını anlayan bir hain gibi... ya da bu sessizlik içerisinde tutsağı ve haini anlamaktan korkup, marşın sesini daha da yükselterek içindeki düşmanı göreve çağıran, halkını yüreklendirdikçe coşan ödlek bir diktatör gibi... İlmeği kendi boynuna ...