Yakın geçmişte bir dönem, öykü yazınını stajyer romancı mektebi olarak kullanma eğilimi peydahlanmıştı. Bunun elbette ki öyküye de romana da büyük zararı oldu. Öykü yazmak için oturdukları masadan elinde roman müsveddesiyle kalkanlara da rastladık, roman yazmaya niyetlenip iyi olduğunu sandıkları öyküde kanaat edenlere de. Bu bile başlı başına bir öykü konusudur (hatta belki roman). Yılmaz Okyay ise olması gereken öykücü karakteriyle çıkar karşımıza: kararlı, metnin sınırlarına hakim, dilde okur ...