Önce 'devlet' mutlak amaç olarak ilan edilmiş sonra 'devlet aklı' ile özdeşleştirilmiştir. Devlet aklı, üstün ve kutsal bir 'devlet adamı' kişiliğinde ete kemiğe büründürülüp, 'devletin bekası' için yapılan her türlü hukuki ve hukuk dışı eylemlere meşruiyet kazandırılmıştır. Meşrulaştırılmış olan her eylem 'devletin ahlak yasalarını' oluşturmuştur. Böylece otoriter ve totaliter devlet aklı ve ahlakı geleneğinin en önemli yanı ortaya çıkmıştır: iktidar ile meşruiyetin alaşımlaşması. Bu kurumsal y ...